Gül: Tutukluluk cezaya dönüşüyor
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD ziyaretinden dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı, meslek örgütlerinin de aylardır dikkat çekmeye çalıştığı basın özgürlüğü konusunda geriye gidiş olduğuna vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı, kaldırılan DGMlerin yerine kurulan özel mahkemelerde sadece isim değişikliği olduğunu belirtti.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Güle konuyla ilgili yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Soru: Son zamanlarda birbiri peşi sıra gazeteciler aleyhine ağır ceza davaları açılıyor ve bu iş giderek basın özgürlüğünü tehdide dönüşüyor. Siz bu durumu izliyor musunuz?
GÜL: Farkındayım ve takip ediyorum. Bu çok tehlikeli bir şey... "İfade özgürlüğü şiddet içermediği sürece kısıtlanmamalı" diye her yerde söylüyoruz. Gelip buralarda (BM’de ve ABD’de) konuşurken, "Hapisteki gazetecilerin sayısı azaldı" derken, çoğalırsa bu çok yanlış olur. Bu tip uygulamalar imajımızı hemen bozar. Columbia Üniversitesi’ndeki konuşmamda başta YouTube olmak üzere bu konudaki zafiyetimizi ben kendiliğimden ifade ettim. Bu konularda noksanlarımız var. Her şeyi toz pembe göstermem. Birdenbire öyle bir hücum başlar ki, uluslararası kuruluşlar nezdinde bizi çok yıpratır. ‘Karizma çizilir’ dedikleri şey olur. Yazar, çizer, bilim adamı, düşünür ve gazetecinin yargılanması çok yanlış olur. Tabii gazeteciler de layüsel (sorumsuz) değiller. Herkes eşit, hepimiz kanunlarla sınırlıyız. Ama şiddet içermediği müddetçe ifade özgürlüğü sınırlandırılmamalı.
ABD’de basın özgürlüğü olmasaydı, Irak savaşı sırasında Ebu Gureyb Cezaevi gibi skandallar yazılamasaydı, kim bilir ne olurdu? Özgürlük daha büyük rezaletlerden ABD’yi kurtardı.
Soru: Basına yönelik tehditler konusunda yasal düzenleme gerekiyor mu? Hükümetle de konuşuyor musunuz?
GÜL: Ben ajandama takip ettiğim, önemli konuları yazarım. Bu da üstünde durduğum öncelikli bir konu. Bu konuda yasal düzenleme yapılmasını takip ediyorum.
Soru: Uzayan davalar ve tutukluluk süreleri konusunda ne düşünüyorsunuz?
GÜL: Geçen yıl Meclis açılışında bu konuya özellikle değindim. Yargıtay, Danıştay açılışlarında da değinildi... Türkiye’de tutukluların sayısı, hükümlülerden fazla. Bu da hiç hoş bir şey değil. Bu durum yargı mensuplarının çoğaltılmasıyla, davaların kısaltılmasıyla ilgili... Ama bir şey daha var. DGM’leri benim başbakanlığım döneminde kaldırdık. Üyeleri arasındaki askeri üyeleri çıkardık. Özel yetkili mahkemelere dönüştürdük. O zaman danışmanlarım ‘Bu böyle olmaz. Mahkemelerin fazla yetkileri var’ diye beni uyardılar. Kurumlar ise özel mahkemelerin yetkileri için ‘Bunlar devletin ulusal güvenliği açısından gerekli’ görüşündeydiler.
Biz yargıda gerçek anlamda reform yapalım diye yola çıktığımızda kurumlardan itirazlar ve tavsiyeler geldi. Sonuçta, DGM’lerde sadece insanlar değişti, üniformalar çıktı. Özünde bir şey değişmedi, kolaya kaçıldı.
Soru: Sizce özel yetkili mahkemeler kaldırılmalı mı? Değiştirilmeli mi?
GÜL: Buna bakmak lazım. Kaygılar haklı çıktı çünkü. Danışmanlarım haklı çıktı. Savcı ve hâkimler suçlanıyor. Savcı ve hâkim ne yapsın ki? Her ay uzatılsın mı, uzatılmasın diye heyetin önüne geliyor, onlar da yasalara göre karar veriyor. Dava süresince tutuklu da olsa karara bağlanana kadar herkes masumdur. Kimseye "Sen suçlusun" diyemezsin. Ama bu sürelerin uzaması cezaya dönüşüyor.
Soru: Sizce Türkiye’de masuniyet karinesine özen gösteriliyor mu?
GÜL: Çok gösterilmiyor doğrusu.
28-09-2010