MECLİS, geçen dönem hazırlanan Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi Raporunu, altı ay gecikmeyle ancak bu hafta görüşebildi. Raporun tam metnine DOSYALAR bölümünden ulaşılabilir.
Yazar : Bülent SARIOĞLU
GÜNCEL siyasi polemiklerin gölgesinde kalan raporda, küresel ısınmadan en fazla etkilenecek coğrafyada gösterilen Akdeniz havzası ve Türkiye için adeta kıyamet senaryosunu andıran risklere değinildi.
Rapora göre, 20 yıl sonra küresel ısınmanın ağır etkileriyle karşılaşacağız. En iyi senaryoya göre gıda üretim merkezleri olan önemli havzalarda mevcut su kaynakları, talebi ancak karşılayacak. Nüfus artış hızı şimdiki gibi ilerleyip yüzde 2nin altına düşerse, 2030da Türkiye nüfusu, su varlığının tamamını kullanarak yaşayabilecek. Uluslararası ve ulusal düzeyde referans yayınlardan da yararlanan Meclis Araştırma Komisyonunun raporundan bazı bölümler şöyle:
Türlerin yüzde 30u yok olabilir
"Dünyada küresel ortalama sıcaklıklardaki artışların 1,5-2,5 dereceyi geçmesi durumunda, bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık yüzde 20-30u yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır.
Türkiye risk grubunda
Akdeniz, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında gösterilmektedir. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye, özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, erozyon, tarımsal üretkenlikte değişiklikler, kuraklık ve bunlara bağlı ekolojik bozulmalar, sıcak dalgalarına bağlı ölümler ve vektör kaynaklı hastalıklarda artışlar gibi olumsuzluklardan etkilenecektir ve risk grubu ülkeler arasındadır.
Var olan suyun tamamı kullanılacak
Gelecek için içme-kullanma suyu tüketimi tahmininde ise ülkemizin bugün için yaklaşık yılda yüzde 2 civarında olan nüfus artış hızının azalarak devam edeceği gözönünde bulundurularak, ülkemiz nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşması beklenmektedir. 2030 için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının yılda 1100 metreküp civarında olacağı söylenebilir. Sanayinin yılda ortalama yüzde 4 büyüme göstereceği kabul edilerek sanayi suyu tüketiminin 2030da 22 milyar metreküpe ulaşması beklenmektedir. Böylece Türkiyede sektörel bazda 2030da toplam 112 milyar metreküp suyun tamamının kullanılabileceği tahmin edilmektedir.
Tuzlu su kaması ilerleyecek
Gelecekte yeraltı suyunun kuyularla çekiminde yüzde 50 oranında meydana gelecek artışın, 2080 sonunda tuzlu su kamasının kara içine doğru 10 kilometre kadar ilerlemesine neden olacağını göstermektedir. Depolamadaki azalma, doğal olarak yeraltısuyu kalitesinde de bozulmaya neden olacaktır. Adana Ovasının kıyı kesimlerinde yeraltı suyunun tuzluluğu deniz tuzluluğunun yüzde 25ine ulaşabilecektir.
Su stresi yüzde 40ı aşacak
Akdenizdeki pek çok nehir su stresiyle karşı karşıya kalacaktır. Türkiyede ise 2030 itibariyle iç ve batı bölgelerinde yüzde 40ı aşan oranda su stresi yaşanacağı öngörülmektedir. Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde bu oran yüzde 20-40 arasındadır.
Ormanlar azalacak
Akdeniz havzasında, bitki örtüsünün önemli değişikliklere uğrayacağı kestirilmektedir. Alt kesiminde bulunan orman türleri genel olarak varlıklarını sürdürebilecek, ancak sığ, su tutma kapasitesi düşük ve eğimli topraklarda varlığını sürdürmesi kısmen tehlike altına girebilecektir. Maki örtüsü, daha üst kesimlere kayacaktır.
Buğday ekimi zorlaşacak
Akdeniz havzasında, bitkisel verimin olumsuz etkileneceği belirlenmiştir. Kış aylarında azalacak yağışlar nedeniyle havzada buğday ekiminin zorlaşacağı ve yetiştirme alanlarının orta ve kuzey kesimlerine kayacağı tahmin edilmektedir. Buğday ve arpa veriminde yüzde 7,58, mısır veriminde yüzde 10,14, ayçiceği veriminde yüzde 6,35, pamuk veriminde yüzde 2,19 azalma tahmin edilmektedir.
Yüzey sularında yüzde 20 azalma
Büyük Menderes ve Gediz nehir havzalarında, 2030 için yıllık ortalama sıcaklıkta 1,2 derece artış, yıllık ortalama yağışta yüzde 5lik azalış, 2050 yılında sıcaklıkta 1,8 derece artış, yağışta yüzde 8lik azalış öngörülmüştür. 2030da yüzey sularının yaklaşık yüzde 20 azalacağı, 2050de yüzde 35 ve 2100de yüzde 50nin üzerine çıkacağı öngörülmüştür.
Seyhan barajı genelde boş olacak
Nehirlerde gerçekleşen su çekimi ile var olan akış arasındaki oran su stresini göstermektedir. Bu oranın 0,4ü aştığı bir bölgede yüksek su stresinin olduğu ifade edilmektedir. Barajdaki su miktarına göre de Seyhan barajının gelecekteki rezervuar hacmi Senaryo 1e göre şimdikinden daha az ve bazı durumlarda boş, Senaryo 2ye göre sıklıkla boş olacağı belirtilmektedir. Gelecekte Senaryo 1e göre su kaynakları sisteminde su temininin talebi karşılamasının mümkün olacağı, buna karşılık Senaryo 2ye göre su kıtlığını yaratacağı öngörülmektedir.