Gazetecilerden gözaltılara tepki | Parlamento Muhabirleri Derneği

Gazetecilerden gözaltılara tepki


Gazetecilerden gözaltılara tepki

Ankara ve İstanbul’da gazeteciler Ergenekon davası kapsamında aralarında Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın da bulunduğu 9 gazeteci ve yazarın gözaltına alınmasını protesto etti. Ankara’da gazeteciler ağzı bağlı yürüdü.

Ankarada bir araya gelen gazeteciler, Ergenekon davası kapsamında aralarında Nedim Şener ve Ahmet Şıkın da bulunduğu 9 gazeteci ve yazarın göz altına alınmasını, ağızlarına siyah bantlar yapıştırarak, Adalet Bakanlığına yürüyerek protesto etti. Kızılay YKM önünde toplanan gazeteciler, "İleri demokrasi ile gurur duyuyoruz. ABDden özgür basınımız var. Tutuklu gazeteci: 61, Yargılanan gazeteci: 2 bin, Gazetecilere açılan soruşma: 4bin" yazılı pankartla Adalet Bakanlığına yürüdü. 25 basın örgütünden oluşan Gazetecilere Özgürlük Platformu öncülüğünde, Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS) Ankara Şubesi tarafından organize edilen eyleme, gazeteciler yoğun ilgi gösterirken, siyasiler de eyleme destek verdi. SİYAH BANTLI TEPKİ Yürüyüş sırasında, "Susma Sustukça sıra sana gelecek", "Özgür Basın Susturulamaz" şeklinde sloganlar atan gazeteciler, tepkilerini ağızlarına kapattıkları siyah kurdelelerle gösterdiler. Kameraman ve foto muhabirleri de kamera ve fotoğraf makinelerini yere bıraktı. Adalet Bakanlığı önüne yürüyen gazeteciler, burada bir basın açıklaması yaptı. TGS Ankara Şube Başkanı Göksel Yıldırım tarafından okunan açıklamada gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Kılıç, Müyesser Yıldız ve Aydın Bıyıklı ile yazar Yalçın Küçükün de "son dalga" ile kendilerini emniyetin koridorlarında bulduğu belirtildi. Tüm bu isimlerin ortak yönünün muhalif gazetecilerden oluşmasının akıllarda kaçınılmaz olarak "kuşkular" yarattığı ifade edilen açıklamada, "Bu tablo, ülkedeki basın özgürlüğü tartışmasını da beraberinde getiriyor. Şunu vurgulamak gerekiyor, bir ülkede basın özgürlüğünün düzeyini, ölçüsünü iktidarlar koyamaz ya da tarif edemez" denildi. “SIRADA KİM VAR?” Cezaevlerinde 61 gazeteci tutukluyken, 3 binden fazla gazeteci aleyhinde açılmış gizliliğin ihlali ve benzeri davalar devam ediyorken, Türkiyedeki basın özgürlüğünün sorgulanması gerektiği vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi: "Biz gazeteciler, cezaevlerindeki meslektaşlarımızın özgürlüğünü isterken, yargılanan arkadaşlarımızın duruşmalarına yetişemezken sanki "yetmez dercesine bir anlayışla bu arkadaşlarımıza yenileri ekleniyor. Bunun yanında, yapılan haberlerin, yazılan ya da henüz yayımlanmayan kitapların, gazetecilerin ellerinde meslekleri gereği olmasından daha doğal bir şey olamayacak bir takım bilgi ve belgelerin suç unsuru olarak gösterilmesi basın özgürlüğünün kısıtlanması değil de nedir? Yapılmak istenen bugüne kadar mesleklerindeki başarılarıyla ülkede ve uluslararası alanda kendilerinden saygıyla söz edilen insanları tartışmaya açmaksa, yazdıklarını söylediklerini değersizleştirmekse bunun nafile bir çaba olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Sormadan da edemiyoruz, yaptıkları haberlerle gündem belirleyen, birilerini rahatsız eden meslektaşlarımızın gözaltına alınması artık yazmayın demek değil de nedir? Bu ülkede her türlü engele, baskıya, tehdide rağmen gazeteciler var. Özgürlüklerinden mahrum bırakılan ya da özgürlükleri tehdit altında tutulan meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını ve bu tehditlerin son bulmasını istiyoruz. Mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkıyor, artık yeter diyoruz. Ve soruyoruz; Sırada Kim Var, Sıra Kimde?" Basın açıklamasının ardından gazeteciler tepkilerini göstermek için kalemlerini kırdılar, "Susmayacağız" diyerek ağızlarındaki siyah bantları da Adalet Bakanlığı önünde yere attılar. İSTANBUL’DA YÜRÜYÜŞ Ergenekon kapsamında gazeteci Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Kılıç, Müyesser Yıldız, Aydın Bıyıklı ve yazar Yalçın Küçükün evlerinde arama yapılarak, gözaltına alınmalarını protesto eden gazeteciler, Taksim Meydanından Galatarasaya kadar yürüdü. 25 basın örgütünün oluşturduğu ve dönem başkanlığını Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) üstlendiği Gazetecilere Özgürlük Platformu öncülüğünde düzenlenen eyleme, gazeteciler yoğun ilgi gösterdi. Aydınlıkın da Taksim Meydanında "Türk Bayrağı" açarak destek verdiği eylem için gazetecilerin Taksimden Galatasaraya kadar süren yürüyüşü sırasında, bazı binalardan gazetecilerin üzerine çiçekler atıldı. Yürüyüş sırasında, hücredeki bir kişinin kolunu dışarıya çıkartmasını konu alan bir resmin üzerine, "Gazetecilere Özgürlük, Hemen Şimdi Adalet, 61 Gazeteci Cezaevinde" pankartı taşındı. Gazeteciler yürüyüş sırasında, "Özgür basın susturulamaz" sloganları atılırken, "Göktepe, Beşikçi, Zavarı da unutma", "AKP elini medyadan çek", "Gazetecilere Özgürlük", "Bugün Ahmet, Nedim yarın kim?", "Sansüre baskına hayır", "Demokrasi için özgürlük", "Tutsak kalemlere özgürlük", "Ahmet Nedim onurumuzdur" pankartları taşındı. "SUSMAYACAĞIZ" TGC Başkanı Orhan Erinç, TGS Başkanı Ercan İpekçi, TGC eski Başkanı Nail Güreli, Ferai Tınç, Haluk Şahinin yanı sıra çok sayıda gazetecinin katıldığı grup, yürüyerek Galatasaraya geldi. Burada TGS Başkanı İpekçi, "Susmayacağız" başlıklı basın bildirisini okudu. İpekçi, "Devlet yönetiminden sorumlu bazı bakanların ileri sürdüğü gibi Türkiyede basın ve ifade özgürlüğü ABD ile kıyaslanamayacak kadar ileri düzeyde olsaydı. Bu çok sevdiğimiz ülkemizde 25i ulusal düzeyde 60ı yerel düzeyde faaliyet gösteren 85 meslek örgütü biraya gelerek gazetecilere Özgürlük Platformunu kurmak ihtiyacını duymazlardı. Hükümet temsilcileri 5 yıl önce meslek örgütlerinin uyarıları karşısında "Yargılamaların sonuçların bekleyelim, "İçtihatları görelim diye oyalanmasalardı eğer, bugün cezaevleri gazetecilerle dolmazdı" dedi. "HUKUK DIŞI" Bu tür suçlamalarla yargılanan basın mensupları hakkında uygulanacak cezayı suçun ağırlaştırıcı nedeni olan "Basın ve yayın yoluyla" işlendiği gerekçesiyle 3te 1 oranında artırırken, cezaevlerindeki basın mensupları hesabında "sırandan bir suçlu" olarak kabul etmenin mümkün olmadığını savunan İpekçi şöyle konuştu: "Haklarında kesin suçlama olmayan meslektaşlarımızın evlerinin "isnat edilen suçlar için "kanıt bulmak ya da "kanıt yerleştirmek amacıyla genel aramaya tabi tutulması hukuk dışıdır. Gazetecilere yönelik bu iftira kampanyasının, haksız yargılamaların ve hukuk dışı uygulamaların bir an önce sona ermesini istiyoruz. Cezaevindeki gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Gazetecilerin üzerinde yaratılan baskı korku ve sindirme ortamını ortadan kaldıracak demokratik adımların atılmasını ceza yasalarında köklü değişliklerin yapılmasın bekliyoruz. Bütün bu beklentilerimiz karşılanana kadar halkın haber alma hakkı için görevimizi en iyi biçimde yerine getirmekten vazgeçemeyeceğimizi susmayacağımızı korkmadığımız bir kez daha ilan ediyoruz. Özgür gazetecilik varsa, özgür toplum vardır.” 04-03-2011
Parlamento Muhabirleri Derneği
2019