PMD YENİ ANAYASADA SANSÜRSÜZ ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
4.02.2020 11:16:10
PMD yeni Anayasa yapım sürecinde önerileri ve uygulamadan kaynaklanan sorunları, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonuna aktardı.
PMD Başkan Yardımcısı Mahmut Aydın, Genel Sekreteri Tülay Ağaoğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Saliha Çolak, yeni anayasa yapım sürecinde sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alan alt komisyonun üyeleriyle bir araya geldi. Kkomisyon üyeleri Ahmet İyimaya, Oktay Öztürk ve Atulla Kartın katıldığı toplantıda yeni Anayasada vurgulanması gereken hususları sıralayan PMD yöneticisi gazeteciler uygulamaya ilişkin sorunlara da dikkati çekti. Sorunlar şöyle sıralandı:
"Halen Anayasada ve yasalarda bulunan mevcut hakların kullanımı konusunda, yasama, yürütme ve yargının, dar yorumundan kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Hem yasama hem yürütme, bilgi edinme başvurularına olumlu yanıt vermiyor. Bu konuda basından gelen taleplerin karşılanmaması doğrudan halkın haber alma özgürlüğünün de sınırlanması anlamına geliyor. Bu anlamda bilgi edinme hakkının anayasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor.
Gazetecilerin haber kaynaklarının gizliliği mesleğin en kutsal noktası olmasına rağmen, gazetecilerin adres defterleri, not defterlerine el konulabiliyor ve suç unsuru olarak değerlendirilebiliyor. Gazetecinin suç şebekelirinin içinden de haber bağlantısı bulunabilir. Çünkü zaten her türlü haber kaynağına ulaşmak gazetecinin görevidir. Bir örgütün parçası olduğunu iddia etmek için not defteri ve adres defterinden öte daha güçlü emareler olması gerekir.
Halen gazetecilerin özel notları, adres defterlerinin suç delili olarak kullanılması, gazeteciyi kısıtlayan ve haber kaynağının gizlilik güvencesini ortadan kaldıran dolayısıyla halkın haber alma özgürlüğünü de kısıtlayan bir tabloya yol açıyor.
Basın Kanunundan, Terörle Mücadele ve Türk Ceza Kanunundan kaynaklanan sorunlar var.
Haberden dolayı sorumlu yazı işleri müdürünün sorumluluğunu ortadan kaldırıp sadece muhabiri sorumlu tutan hükmün değişmesi, basında sendikalaşmanın önünü tıkayan uygulamaların engellenmesi, gazetecinin haber sürecinde kullandığı materyallere el konulamaması gerekiyor."
PMDnin yazılı olarak sunduğu Anayasa önerileri de şöyle:
PARLAMENTO MUHABİRLERİ DERNEĞİ ANAYASA ÖNERİLERİ
Anayasa, öncelikle bir devletin temel örgütsel yapısını tanımlar, devlet örgütünün alt birimlerinin görev ve yetkilerini, işleyişlerini, birbirleriyle ve uyruklarla olan ilişkilerini düzenler; bireylerin devlet iktidarı karşısındaki temel hak ve özgürlüklerini güvenceye bağlar.
Anayasa yalnızca en üst, en yaygın ve en güçlü örgütün tüzüğü değildir. Anayasa aynı zamanda etnik, dinsel, cinsel, kültürel ve sınıf ayrımı olmaksızın, toplumdaki tüm bireyleri kapsayan hukukun üstünlüğünü esas alan toplumsal sözleşmedir.
Yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti anayasası son derece uzun ve ayrıntılı olmasına karşın insan odaklı değil devlet odaklıdır; devletin güvenliğini her şeyden öncelikli saymaktadır. Devlet odaklı olduğu için bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamıştır, özgürlükleri kural değil istisna olarak tanımlamıştır.
Her çağdaş,demokratik anayasa gibi Türkiye’nin yeni Anayasası da birinci kuşak özgürlükler olarak anılan vazgeçilemez, devredilemez, özüne hiçbir biçimde dokunulamaz; uluslararası bildirgelerde ifadesini bulan hak ve özgürlükleri mutlaka içermelidir. Türkiye’nin Evrensel insan hakları anlayışına dayalı, basın, ifade ve düşünce özgürlüğünü öne alan; toplumsal sözleşme niteliğinde ve olabildiğince geneli düzenleyen kısa bir anayasaya ihtiyacı vardır.
Yeni Anayasa’da sayılan özgürlüklerin bir hak olarak kullanılabilmesi ve yaşama geçirilmesinin devlete bir yükümlülük olarak verilmesi ve anayasal güvenceler altına alınması da gereklidir. Örneğin temel bir özgürlük olarak “düşüncenin ifadesi ve iletişim özgürlüğünün” güvence altına alınabilmesi için devletin maddi/manevi her türlü önlemi almasının bir yükümlülük olduğu vurgulanmalı, bu özgürlüğü kısıtlayacak hiçbir yasa yapılamayacağı da anayasada ifade edilmelidir.“Kamu düzeninin korunması” adına yapılacak düzenlemelerin yasayla ancak somut durumlarda gerçekleştirilebileceği, “soyut kamu düzeni” adına düzenleme yapılamayacağı da açıkça yazılmalıdır.
İnsan Haklarına Dayalı Devlet
Her şeyden önce yeni anayasa devlet odaklı değil insan odaklı olmalıdır. Anayasada “İnsan haklarına dayalı devlet” ilkesi vurgulanmalıdır.
Yeni anayasa, temel hak ve hürriyetlere evrensel insan hakları bağlamında güvenceler sağlamalıdır; özgürlüğü kural, sınırlamayı istisna saymalıdır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında evrensel ölçütler aşılmamalıdır. Bu bağlamda yeni anayasada temel hak ve özgürlükler için şöyle bir düzenleme yapılabilir:
- Herkes, insan onurundan kaynaklanan, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet, temel hak ve özgürlüklerin önündeki siyasi, iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırmak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla görevlidir.
Temel hak ve hürriyetler, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir. Kanun, kamu yararı, genel ahlak, kamu düzeni ve milli güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz. Anayasanın hiçbir hükmü, Türkiye Cumhuriyeti’nin de kabul ettiği evrensel insan hakları belgelerindeki ölçütler dışında, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı veya daraltıcı yönde yorumlanamaz.
Temel hak ve hürriyetler; insan hak ve hürriyetlerine karşı veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayırımı yaratmak kastı ile kullanılamaz..
Düşünce Bilim ve Sanat Özgürlüğü
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Düşünce bilim ve sanat özgürlüğü konusunda şu düzenlemeler önerilebilir:
- Herkes, düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir; düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklayabilir ve yayabilir.
-Kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.
Basın Hürdür Sansür Edilemez
-Basın hürdür; sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alır. Haber veya fikir almak ya da vermek özgürlüğü resmi makamlarca engellenemez.
-Basın özgürlüğü suç işlemeye ve şiddet eylemine çağrı, ırkçılığı, kin ve nefreti özendirme, kişilerin şeref ve haklarına tecavüz kastı ile kullanılamaz.
-Süreli veya süresiz yayınlar “kanunun açıkça gösterdiği suçların işlenmesi” halinde ve ancak “hâkim kararıyla” toplatılabilir, durdurulabilir. (Basın hürdür sansür edilemez ilkesi Anayasa’da korunmak koşulu ile bu ve benzeri ayrıntılar yasa ile de düzenlenmelidir. Ve hiçbir biçimde süreli süresiz yayınlara dönük sansürü çağrıştıracak, basın özgürlüğünü yasa ile engelleyebilecek ifade Anayasa’da yer bulmamalıdır)
-Basımevi ve eklentileri ve basın araçları (bilgisayar, telefon, vb dahil) suç vasıtası olduğu gerekçesiyle de olsa hiçbir biçimde zapt veya müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz.
-Gazete, kitap ve dergi çıkarılması, radyo ve televizyon kurulması veya elektronik ortamda yayın önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
-Gazete ve dergilerin çıkarılması, radyo televizyon kurulması veya elektronik ortamda yayınla ilgili şartlar kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasi, iktisadi, cezai, mali veya teknik kayıtlar koyamaz.
-Basın yayın kuruluşları, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin araç ve imkânlarından eşit olarak yararlanırlar.
Yasalarda Eş Zamanlı Düzenleme Yapılmalıdır
PMD, demokratik, çağdaş, insan haklarını, düşünce, basın ve ifade özgürlüğünü esas alan bir anayasayı savunmaktadır. Türkiye’de düşünce, basın ve ifade özgürlüğü yasakçı ve sansürcü bakış nedeniyle tam olarak hayata geçirilememiştir. Darbe dönemleri başta olmak üzere sivil iktidarlar döneminde de çok sayıda gazeteci-yazar cezaevlerine konulmuş, ağır dava baskıları nedeniyle düşünce ve ifadenin özgürce yayılımı engellenmiştir. Bugün de gazeteci yazarlara dönük devam eden dava sayısının 9 binlere yaklaştığı da bilinmektedir. Gazetecilere özgürlük Platformu’nun verilerine göre cezaevlerinde 90’ın üzerinde gazeteci bulunmaktadır. PMD,bir meslek örgütü olarak basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğünün eksiksiz ve yasaksız yaşama geçirilmesini savunur. Bu amaçla yeni Anayasa ile eşzamanlı olarak düşünce ve ifade özgürlüğünün önünü açacak, pek çok yasadaki yasakların ayıklanmasına gereksinim olduğunu düşünmektedir.
Sendikalaşma Anayasal Güvenceye Bağlanmalıdır
Medya sektörü sendikal örgütlenme noktasında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Gazetecilik kamusal görevdir ve gazeteci sokaktaki insan adına denetim görevi yapmaktadır. Bu bağlamda gazetecinin sendikal örgütlenme hakkı anayasal güvenceye bağlanmalıdır.