PMD KONGRESİ YAPILDI | Parlamento Muhabirleri Derneği

PMD KONGRESİ YAPILDI

4.02.2020 11:16:10


PMD KONGRESİ YAPILDI

Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) 30. Genel Kurulunu toplayarak yeni yönetimini belirledi.

29 Nisan 1964te kurulan ve 49 yaşına basan PMDnin 30. Olağan Kongresi, 27 Ocak 2013 pazar günü, ASO Toplantı Salonunda yapıldı. Dernek üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği kongrede Göksel Bozkurt yeniden PMD başkanı seçildi. Göksel Bozkurt, kongreyi açış konuşmasında, sektörde giderek tırmanan işsizliğe, sendikal hakların sözünün bile edilmediğine, iş güvencesinin bulunmadığına dikkat çekti. Haberleşme özgürlüğüne yönelik tehditlerin giderek arttığını, baskılar nedeniyle zarar gören, işsiz kalan, yazamaz hale getirilen meslektaşları olduğunu kaydeden Bozkurt, gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini söyledi. PMDnin 49 yıldır düşünce, ifade ve basın özgürlüğü için mücadele verdiğine dikkat çeken Bozkurt, iç karartıcı tabloya rağmen gazetecilerin kamusal görevlerini yerine getirmeye, toplumun “gözü, kulağı, sesi” olmaya çalıştığını kaydetti. “Unutulmamalıdır ki; gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp sansürlendiği toplumlarda demokrasiden söz edilemez” diyen Bozkurt, gazeteciyi susturmanın, işsizliğe mahkum edip, açlıkla terbiye etmeye kalkışmanın, yasak ve sansürün sokaktaki insanın haber alma hakkının engellenmesi anlamına geldiğini söyledi. Bozkurt, PMDnin bundan sonra da gazetecilik ilkelerine sahip çıkmaya devam edeceğini ifade etti. Konuşmaların ardından yapılan ve tek liste ile gidilen seçimde, Göksel Bozkurt başkanlığındaki PMD Yönetim Kurulunda şu isimler yer aldı: “Tülay Ağaoğlu, Şükran Kaban, Saliha Çolak, Ayşe Sayın, Murat Şahin ve Rıfat Başaran” Kongrede, Denetim Kurulu üyeliklerine Sema Bingöl, Nagehan Akbulut ve Kemal Aktaş seçilirken, PMDnin  Onur Kurulu Türey Köse, Farik Bildirici ve Mustafa İstemiden oluştu. -PMD BAŞKANI GÖKSEL BOZKURTUN KONGRE KONUŞMA ÖZETİ PMD Başkanı Göksel Bozkurt’un, genel kurul konuşmasından bazı bölümler özetle şöyle: ‘29 Nisan 1964’te kurulan derneğimiz, bu yıl 49 yaşına basıyor.  Gelecek yıl 50’nci  yaşımızı kutlamaya hazırlanıyoruz…Yarım asırdır  ülkemizin basın tarihinde önemli yer tutan derneğimiz  Sait Arif Terzioğlu, Behiç Ekşi, Muzaffer Yılbar,  Orhan Tokatlı, Abdullah Uraz, Müfit Duru, Muammer Taylak ve Şemsi Kuseyri tarafından kurulmuştu. Kurucu üyelerimizi saygı ile anarken, yarım asırdır derneği omuzlayan ve bugünlere getiren tüm üyelerimize teşekkür  ediyorum. Her birini ve isimlerini sayamadığım onlarca basın emekçisini, bu mesleği onurlandıran o güzel insanları buradan  selamlıyorum…’ ‘Biz gazeteciler kamusal görev yapıyoruz, Gerçekleri eğmeden, bükmeden sokaktaki insana bildirme sorumluluğumuz var. Savaşlar, depremler, sel felaketleri, orman yangınları, terör eylemleri, toplumsal ve siyasi olaylar başta olmak üzere her zeminde bu yükümlülüğü yerine getirmek zorundayız. Ama bugün kamusal görevimize ragmen pek çok sorunla karşı karşıyayız… İşsizlik sektörde giderek tırmanıyor. Sendikal haklardan söz bile edilemiyor. Sosyal haklarımız yetersiz, iş güvencesinden de  yoksunuz…’ ‘Haberleşme özgürlüğüne yönelik tehditler de artarak sürüyor. Baskılar arttıkça bazı meslektaşlarımız zarar görüyor, bazıları işini kaybediyor, kalemler yazamaz hale getiriliyor. Dünyada düşünce ve basın özgürlüğü konusunda çalışmalar yapan kuruluşların değerlendirmelerinde Türkiye her yıl listenin alt sıralarına doğru iniyor.  Sansür ve oto sansür tehlikesi kaygı verici sinyaller veriyor. Bazı yasalar 2013 Türkiye’sinde halen ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayabiliyor.  Çok sayıda gazeteci ve medya kuruluşu hakkında hapis veya para cezası talebiyle açılan davalar ve soruşturma sayıları her geçen gün artıyor. ‘ ‘Bugün Türkiye’de tablo iç karartıcı olsa da her şeye rağmen gazeteciler kamusal görevini yerine getirmeye, toplumun “gözü, kulağı, sesi” olmaya çalışıyor; halkın bilgi edinme hakkı için mücadele veriyor… Unutulmamalıdır ki; gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden söz edilemez… Gazetecilerin susturulduğu toplumlarda sokaktaki insan "kör, sağır ve dilsiz" demektir… Gazeteciyi susturmak, işsizliğe mahkum etmek, açlıkla terbiyeye kalkışmak, yasaklamak, sansürlemek sokaktaki  insanın  haber alma hakkının doğrudan engellenmesi anlamına gelir. PMD,bu tehlikelere dikkat çekerek gerekli uyarılarını dün yaptı  ve bugün de yapmayı sürdürüyor… “Gazetecilik soru sorma ve doğruları söyleme mesleğidir.  Bir ülkede gerçekler bilinmiyorsa, insanlık adına vahim gelişmelerin yaşanması  kaçınılmazdır. Her koltuk sahibi, işine gelmeyen haberler yazıldığı zaman gazetecilerden  hesap sormak ve onlara hakaret etmek hakkını kendinde bulabiliyor.    PMD, dün olduğu gibi bugün de her türlü baskı ve yasakların karşısında duruyor.   2013 Türkiye’sinde özgürlüklerin eksiksiz, yasaksız, sansürsüz yaşama geçirilmesi için ilgili yasaların  zaman yitirilmeden değiştirilmesini öneriyor….” “Yeni anayasa çalışmaları da gerçek anlamda basın ve ifade özgürlüğünün yaşama geçirilmesi için önemli bir fırsat olabilir.  Bu fırsat özgürlükler adına iyi değerlendirilmeli ve halkın haber alma hakkının önündeki engeller tümü ile kaldırılmalıdır. Gerçek demokrasilerde olduğu gibi gazetecilerin hiçbir kaygıya ve korkuya kapılmadan tek sorumluluğu olan halkı bilgilendirme görevini yerine getirebilmeleri sağlanmalıdır… PMD, bu çerçevede  Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na değişiklik önerilerini sunmuş ve “basın özgürlüğü “için Anayasal güvence istemiştir. Ayrıca TBMM İçtüzük Uzlaşma Komisyonu’na basının parlamento çatısı altında kısıtlanmadan, çalışabilmesi için İçtüzük 168’inci madde ile ilgili öneriler sunmuşur. “ Meclis koridorlarında her gün koşuşturuyor, kamu adına denetleme görevini yerine getiriyoruz. En basit tanımı ile basının görevi siyaseti kamu adına izlemek ; bir anlamda sokaktaki insan adına denetlemektir. Türkiye’de basın bunu ne kadar yaşama geçiriyor? Tam da bu noktada “Basın-siyaset” ilişkisi ya da “gazeteci-siyasetçi” ilişkisi nasıl olmalıdır? Daha iyi bir “basın-siyaset” ilişkisi mümkün mü?   Biz mümkün olduğuna, bunun yolunun etik değerlere sahip çıkmak ve örgütlü olmaktan geçtiğine inanıyoruz. Ve artık medyamız da çuvaldızı kendisine daha çok batırmalı ve zaman yitirmeden özeleştiri yapmaya başlamalıdır.PMD olarak gelinen noktada yasaksız, sansürsüz ve özgür basın için bir kez daha sorumluları uyarmayı görev biliyoruz.” “PMD, kurulduğu 1964’ten bu yana tam 49 yıldır basın ve ifade özgürlüğünün yılmaz savunuculuğunu yapmaktadır. Bundan sonra da bu görevini sürdürmekte kararlıdır. “ “PMD, kazanılmış hakkımız olan yıpranmanın alınması için 4 yıldır etkin mücadele veriyordu. Kararlı mücadelemizin sonunda  bu hakkımız eksik de olsa iade edildi. Bu konuda emeği geçen tüm üyelerimiz ve diğer meslek örgütlerine teşekkürlerimi sunuyorum… “ “Biz  “demokrasi koridoru” dediğimiz basın koridorunda bir ilke kararı aldık... Koridoru, koridorun emekçileri temsil etsin istedik. Ve bugüne kadar da meslek ilkelerimizden ödün vermeden, demokrasi ve katılımcılığı en üzt düzeyde hayata geçirme çabası verdik. Derneğimizi “mesleki çizgiden” bir an bile ayırmadık. Bunu denemek isteyen,  ilkeleri eğip bükmeye, hatta yok saymaya çalışanlara da geçit vermedik.  Yıllardır şaşmadan uyguladığımız bu ilke, PMD’nin saygın, meslek etiğini öne çıkartan yapısını çok daha güçlü biçimde bugünlere taşıdı... Bugünden sonra da derneğimizin aynı ilke ve saygınlığını sürdüreceğine olan inancımız tamdır.”
Parlamento Muhabirleri Derneği
2019