Parlamento Muhabirleri Derneği’nin (PMD) 31. Olağan Genel Kurulu 7 Şubat
Cumartesi günü ASO konferans salonunda yapıldı. PMD Başkanı Göksel
Bozkurt, kongrede yaptığı konuşmada basın ve ifade özgürlüğüne dönük
kısıtlamaların arttığına dikkat çekerek, “2015 Türkiye’sinde kalemler kırılmak
isteniyor, gazeteciler yazamaz hale getiriliyor. Gazeteciler kitlesel işsizlikle yüz
yüze bırakılıyor. Ama biz tüm baskılara karşı direndik ve dirnemeye devam
edeceğiz” dedi.
PMD Başkanı Göksel Bozkurt’un kongre konuşması özetle şöyle:
“Değerli arkadaşlar;
Parlamento Muhabirleri Derneği’nin 31’inci olağan genel kuruluna hoşgeldiniz.
İki hafta önce 24 Ocak’ta Derneğimizin üyesi Uğur ağabeyi bombalı saldırı
sonucu kaybedişimizin 22’inci yıldönümüydü…
Ahmet Taner Kışlalı’yı, Muammer Aksoy’u, Abdi İpekçi’yi, Çetin Emeç’i, Turan
Dursun’u, Hrant Dink’i, Metin Göktepe’yi, 1909da Hasan Fehmi Bey’den
günümüze kadar bedenleri katledilen onlarca meslektaşlarımızı, Charlie
Hebdo’da katledilen düşünce insanlarını, bir basın emekçisi olan geçen yıl
yitirdiğimiz Selçuk Altan ağabeyi, adını buraya sığdıramadığımız özgür basının
yüz akı yüzlerce meslektaşımızı saygıyla anıyoruz.
Kardeşimiz Barkın Şık’ı da önceki gün sonsuzluğa uğurladık. Sevgili eşi Elçin’e,
ailesine, meslektaşlarımıza, üyelerimize baş sağlığı diliyorum. Işıklar içinde
uyusun...
Her birini ve isimlerini sayamadığım onlarca basın emekçisini, bu mesleği
onurlandıran yürekli insanların anısı önünde saygı ile eğiliyorum…
Derneğimizin üçüncü başkanı Fikret Otyam, yaşama sıkı sıkıya tutunarak
hayatta kalma savaşı veriyor. Eşi Filiz Otyam ile görüştüm ve geçmiş olsun
dileklerimi ilettim.
Buradan “Diren sevgili başkanım” diyerek kendisine şifa diliyorum.
Hastanede yaşam savaşı veren sevgili Halit Oral’a da buradan geçmiş olsun
dileklerimi iletiyor, şifa diliyorum. Halit Ağabeyin de yanında olduk ve başlatılan
kampanyaya destek verip, katkıda bulunmaya çalıştık.
Sevgili arkadaşlar ;
Derneğimiz, geçen yıl 50 yaşına bastı.
29 Nisan 1964’te kurulan PMD, basın özgürlüğü ve demokrasi mücadelesi ile
geçen yarım asrı geride bıraktı.
Aslında 50 bizim resmi yaşımız. 23 Nisan1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi
kurulduğunda tanıkları parlamento muhabirleriydi.
O nedenle biz 94’üncü yaşımızı kutladık.
Ülkemizin basın tarihinde önemli yer tutan derneğimiz Sait Arif Terzioğlu, Behiç
Ekşi, Muzaffer Yılbar, Orhan Tokatlı, Abdullah Uraz, Müfit Duru, Muammer
Taylak ve Şemsi Kuseyri tarafından kurulmuştu.
Kurucu üyelerimizi saygı ile anarken, yarım asırdır derneği omuzlayan ve
bugünlere getiren tüm üyelerimize, başkan ve yönetim kurullarına teşekkür
ediyorum.
PMD; geçen elli yılda demokrasi ve özgürlüklerin gelişimine özgün katkıları ile
kendini kanıtlamış bir geleneğe sahiptir.
Bu katkısını, demokrasinin askıya alındığı yıllarda da aralıksız sürdürmüş ve
herkesin sustuğu o karanlık dönemde kapatılmasına rağmen demokrasi ve
özgürlüklerin savunucusu olmuştur.
Sayın başkan, değerli üyeler,
Kurulduğu günden bu yana basın özgürlüğü ve demokrasinin sınırlarının
genişletilmesi konusunda etkin olan PMD, iktidarların bu alanı daraltma
girişimlerine her zaman karşı durmayı görev bilmiştir.
Bizler, parlamento muhabirleri olarak kamusal görev yapıyoruz. Gerçekleri
eğmeden, bükmeden sokaktaki insana bildirme sorumluluğumuz var.
Bir anlamda parlamentonun kurulduğu günden bu yana Meclis’e ayna
tutuyoruz.
Zaman zaman aynayı çatlatma, kırma, ortadan kaldırma girişimleri olsa da,
PMD görev bilinci ile basın özgürlüğü ve demokrasinin yanındaki duruşunu
taviz vermeden sürdürmeye; toplumun “gözü, kulağı, sesi” olmaya çalışıyor…
Halkın haber alma hakkı için mücadele veriyor…
Değerli arkadaşlar
Unutulmamalıdır ki; gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp,
sansürlendiği, işsizliğe mahkum edildiği toplumlarda, demokrasiden söz
edilemez…
PMD, bu bilinçle; basın özgürlüğünün önündeki tehlikelere dikkat çekerek
gerekli uyarıları dün yaptı, bugün de yapmayı sürdürüyor…
Biz “demokrasi koridoru” dediğimiz basın koridorunda 50 yıldır meslek
ilkelerimizden ödün vermeden, demokrasi ve katılımcılığı en üst düzeyde
hayata geçirmenin uğraşını veriyoruz.
Geçen yarım asırda derneğimizi “mesleki çizgiden” bir an bile ayırmadık. Bunu
denemek isteyen, ilkeleri eğip bükmeye, hatta yok saymaya çalışanlara da geçit
vermedik.
Bugün üye sayımız 719’a yükseldi. PMD, dün olduğu gibi bugün de etkin ve aktif
konumunu, dinamik üye yapısını koruyor.
Basın meslek örgütleri içinde dayanışmayı ilke edinen derneğimiz, G-9
gazeteciler platformunda aktif rol oynuyor.
50 yıl içinde gerek mesleki gerek siyasi pekçok önemli olaya tanıklık eden PMD,
bu birikimini ve deneyimini gelecek kuşaklara taşımak için çaba harcıyor.
İçinden geçtiğimiz günlerde mesleğimiz adına hiç de sevindirici noktada değiliz.
2015 Türkiye’sinde bir ekonomik kriz de olmamasına karşın
gazeteciler “kitlesel işsizlik”le yüz yüze bırakıldı.
Çok sayıda muhabir “küçülme” gerekçesi ile işsizliğe mahkum edildi. Daha
geçen hafta gazetesine 37 yılını veren üyemiz Işık Kansu, işten çıkartıldı.
İş güvencesinden yoksun basın emekçileri bir de kazanılmış hakları olan 212
Sayılı Yasada geriye gidiş anlamına gelecek girişimlerle karşı karşıya kaldılar.
Örgütlenme özgürlüğü hala sorunlu…
Basın, ifade ve düşünce özgürlüğünün önündeki engeller katlanırken,
gazetecilere baskı, tehdit, sindirmenin adeta zirve yaptığı yıllardan geçiyoruz.
Toplumu bilgilendirme çabası veren medya emekçileri cezaevleri ve mahkeme
kapılarında mesai verir hale geldi.
Yakın geçmişe kadar iktidarla birlikte yürüyen gazetecilerin cezalandırıldığı
siyasi operasyon sürecine tanık olduk.
Bugün haklarında soruşturma açılan,gözaltına alınan ve tutuklanan
gazetecilerin; geçmişte meslektaşlarımız Mustafa Balbay, Tuncay Özkan,
Müyesser Yıldız, Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın gibi çok sayıda
gazetecinin tutuklanmasını savunmaları, bizlerin onların basın ve ifade
özgürlüğünü savunmamamız anlamına gelmez.
Sadece onların o dönemki haksız ve hukuksuz duruşlarını ortaya koyar.
Dün cezaevine giren meslektaşlarımızı nasıl savundu isek bugün de haksızlığa
uğrayanlara karşı basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam ediyoruz.
PMD, Gazetecilere Özgürlük Platformu ( GÖP) üyesidir. GÖP ile dün
cezaevlerinin önlerinde “özgür basın susturulamaz” diye sesleniyorduk. Bugün
de aynı tavırımızı sürdürüyoruz..
Değerli başkan, sevgili arkadaşlar,
2015 Türkiye’sinde kalemler kırılmak isteniyor, gazeteciler yazamaz hale
getiriliyor.
Dünyada basın özgürlüğü konusunda çalışan Freedom House, “2015 Dünya
Özgürlük Raporu”nda Türkiye’nin geçen yıl 60 olan puanını 55’e düşürdü,
“Basın özgürlüğü sınırlamalarının devam ettiği” tespitini yaptı.
Türkiye’de bugün hiçbir demokraside görülmeyen ilklere imza atılıyor.
Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet soruşturması yapan Meclis Komisyonu haberlerine
yayın yasağı konuluyor.
TOMA’nın üzerinde yazanları ekranda gösterdi diye üyemiz Müşerref Seçkin’in
11 yıl hapsi istenebiliyor…
Basın emekçileri sansür ve otosansür kıskacında özgürce yazıp, çizemiyor…
Gazeteciyi susturmak, işsizliğe mahkum etmek, açlıkla terbiyeye kalkışmak,
sokaktaki insanın haber alma hakkının engellenmesi anlamına gelir.
Gazetecisi yasaklanan bir toplumda, basın özgürlüğünden,
sokaktaki insanın haber alma hakkından sözedilemez.
Değerli arkadaşlar;
Gazetecilik soru sorma ve doğruları söyleme mesleğidir.
Bir ülkede gerçekler bilinmiyorsa, insanlık adına vahim
gelişmelerin yaşanması kaçınılmazdır.
Artık her alanda basın özgürlüğünden söz etmek giderek zorlaşıyor.
Her koltuk sahibi, işine gelmeyen haberler yazıldığı zaman gazetecilerden
hesap sormak ve onlara hakaret etmek hakkını kendinde bulabiliyor.
PMD, dün olduğu gibi bugün de her türlü yasakların karşısında duruyor. Ve
ifade özgürlüğünü savunuyor ,
Sayın Başkan, Değerli arkadaşlar;
Geçmişten bugüne PMD olarak sorumluluk üstlenen meslek bilincimizle
toplumsal vicdanın sesi olmaya çaba gösterdik.
İnsan haklarının evrensel niteliğini ve insan onurunun dokunulmazlığını daima
birbirimize anımsattık.
Çalışmalarımızda, çoğulcu yaşama, etnik, kültürel çeşitliliğe ve inançlara
saygıdan ödün vermedik.
Kimi zaman varlığımızdan bile haberdar olmayan dezavantajlı kesimlerin
farkında olmadıkları haklarını korumaları veya hak ettiklerini almaları için
uğraştık.
Kimi zaman da binlerce sayfalık bütçe cetvelleri arasında, işsiz bir babanın
çocuğuna süt alırken ödediği katma değer vergisinin izini sürdük. Bundan sonra
da sürmeye devam edeceğiz...
Değerli üyeler,
Meclis koridorlarında hergün koşuşturuyor, kamu adına denetleme görevini
yerine getiriyoruz. En basit tanımı ile basının görevi siyaseti kamu adına izlemek
ve bir anlamda sokaktaki insan adına denetlemek.
Onlar adına sorular sormak, yanıtlar almak ve bunları eksiksiz, sansürsüz,
eğmeden bükmeden,“doğruları” söyleyerek, adına görev yaptığımız okuyucuya
ve izleyiciye aktarmak...
Türkiye’de basın bunu ne kadar yaşama geçiriyor?
Tam da bu noktada “Basın-siyaset” ilişkisi ya da “gazeteci-siyasetçi” ilişkisi nasıl
olmalı?
Basın, ekonomik, etnik, dinsel rabıtadan ne kadar bağımsız?
Medyanın sahiplik yapısı bugün bu ilişkilerin neresinde?
Bu ilişkilerin doğal sonucu kabul edilen sansür, otosansür baskısından ne derece
korunabiliyor?
Gazeteci bağımsız, özgür biçimde kendini ifade edebiliyor mu?
Medyanın mevcut yapısı ne ölçüde buna izin veriyor?
Siyaset ya da siyasetçi bu sürecin neresinde?
Sokaktaki insanin doğru haber alması için üzerlerine düşeni eksiksiz yapıyorlar
mı?
Aşınmaya, ilişkilerin sağlıksız boyutlara taşınmasına, kirliliğin artmasına katkıları
var mı? Siyasetçilerin medyayı kullanma, yönlendirme, yönetme çabalarının
etkisi hangi boyutlarda?
Peki, daha iyi bir “basın-siyaset” ilişkisi mümkün mü?
Biz mümkün olduğuna, bunun yolunun etik değerlere sahip çıkmak ve örgütlü
olmaktan geçtiğine inanıyoruz.
Değerli arkadaşlar
Biz “demokrasi koridoru” dediğimiz basın koridorunda bir ilke kararı aldık...
Koridoru, koridorun emekçileri temsil etsin istedik.
İki yıl boyunca demokrasi ve katılımcılığı en üzt düzeyde hayata geçirme çabası
verdik.
Yıllardır şaşmadan uyguladığımız bu ilke, PMD’nin saygın, meslek etiğini öne
çıkartan yapısını çok daha güçlü biçimde bugünlere taşıdı...
Bugünden sonra da derneğimizin aynı ilke ve saygınlığını sürdüreceğine olan
inancımız tamdır.
Genel kurulumuza başarılar diliyor ve hepinizi saygı ile selamlıyorum.”